Çocuklara Psikolojik İlk Yardım Yapmak Nedir? Hiç Duydunuz Mu?
|Çocuklara Psikolojik İlk Yardım Yapmak Nedir? Hiç Duydunuz Mu?
Arkadaşlar Uzm. Dr. Ahmet Şenses’in yazısını paylaşıyorum.
Çocuklarımızın fiziksel sağlığı tehlikeye düştüğünde ilk yardım konusunda hepimiz iyi kötü bir şeyler biliriz. Düşüp dizi kanadığında önce yarayı temizler sonra gerekir ise bir yara bandı yapıştırır ya da dikiş atılacak bir durum var ise doktora başvururuz.
Peki, çocuğumuzun psikolojik yaralanmaları karşında ilk anda neler yapabileceğimizi kaç anne baba biliyor? Çocuklar fiziksel yaralanmalardan daha çok duygusal acılar yaşarlar. Başarısızlık, tartışma, reddedilme, yalnızlık veya dalga geçilme çocukların dünyasında çok sıktır fakat kaç anne baba bu acıları doğru yönetebiliyor? Çocukların ruhsal yapılarına kalıcı zararlar verebilecek bu acil durumların kaç anne baba farkında?
Peki, anne ve babalar ne yapmalı?
- Onların acılarına, duygularına DİKKAT EDİN!
İlk olarak çocuğun yaşadığı dışlanma, yalnızlık ya da öfke gibi duygulara dikkat etmek ve anlatmaktır. Biz bu beceriye aynalama, duygu tanıma diyoruz. Çocuğunuzun dizi kanadığında da hiç müdahale etmez miyiz? Bırak acısın, kanasın mı deriz? Eğer çocuklarımızın duygusal olarak yaralandıklarını fark etmez ya da fark ettiğimizde bu duyguları konuşmaz isek onlara nasıl yardım edebiliriz?
O an hissettiği öfkeyi, belki derin yalnızlık hissini konuşmalıyız, tanımlamasını ve fark etmesini öğretmeliyiz. Biz yetişkinlere göre çocuklar bu konuda çok acemiler. Kendi içlerinde olup biteni anlamlandırmakta, tanımakta yardıma ihtiyaçları var.
- Olumsuz duygular gerçekçi düşünmeyi engeller!
Zihinimizde yoğun duygu yaşadığı anlarda ortaya çıkan, tetikte bekleyen garip, saçma otomatik düşünceler vardır. Örneğin dışlandığını hisseden bir çocuk onu seven arkadaşlarını görmekte, olumlu yanlarını değerlendirmekte zorlanır. İntihar eden bir genç ölümü düşündüğü anlarda; kendini değersiz, işe yaramaz ve çevresine bir yük olarak görür. Ailesi, arkadaşları ve akrabaları tarafından ne kadar sevildiğini ve değerli olduğunu göremez.
- Zihinlerinin bu olumsuz duygulara nasıl tepki verdiğini BİLMEK ve aktarmak zorundayız.
Çocukların neden zihinlerine böyle olumsuzlukların hücum ettiğini anlatmazsak onlar için duygu ile savaş zorlaşır. Duyguları ile baş etme ve doğru davranışları sergileme becerileri azalır. Öfke ile kavga eden, başarısızlık yaşayınca pes eden çocuklar olma ihtimalleri artar. Sonrada çocuğumuz neden kendine güvenmiyor? Nasıl ona kendi potansiyelini görmesini sağlayabiliriz diye düşünmeye başlarız
- Acı çekerken zihinlerinde oluşan düşüncelere bir kere inandıklarında geriye dönmek çok zordur.
Başarısızlık acısını yaşarken ‘beceriksiz ve yetersiz’ düşüncesine ikna olan bir çocuk ilerleyen yaşamında kaçınmaya ve giderek ‘başarısızım’ temel inancı kemikleşmeye başlayabilir. Başarısızlık hissi sırasında çocukların geçici kötü duyguları olabilir ama asla bunların kalıcı olmasına izin verilmemelidir.
- Duygusal acı (kanama) hızlıca durdurulmalıdır…
Olumsuz duygular, acılar sırasında ortaya çıkan bu otomatik, gerçeği çarpıtan düşünme şekilleri öğretilmelidir. Hepimizin içine çekildiği bu süreci ona fark ettirmek, geçici olduğunu öğretmek acılarını azaltabilir.
Zihinlerimiz dengesiz ve değişen yorumlar yapan arkadaş gibidir. İyi hissederken kendimiz, dünya ile ilgili çok olumlu düşünceler üretirken birdenbire değişip tersini söylerler. Örneğin çocuğunuz bir arkadaşı tarafından reddedildiğinde ne kadar yeteneksiz ve sevimsiz olduğunu, arkadaşlık yapılmayacak kadar değersiz biri olduğunu düşünebilir. Bunu yaparak duygusal yaralarına tuz basarak daha çok kanattığı gösterilmelidir. Bir süre sonra aynı arkadaşı ile barıştığında kendisi ve arkadaşı ile düşüncelerini kıyaslamasını isteyebilirsiniz.
- Acı çekerken kendine bir arkadaşına yaklaştığı gibi davranmayı öğretin..
Çocuğunuza aynı duyguları bir arkadaşı yaşadığında ne söyleyeceğini, nasıl davranacağını sorun. Bu soru olayları daha objektif değerlendirmeyi sağlayacaktır. Başkasına önerdiğini neden kendisine yapmadığını konuşun.
- Çocuğunuza geçmişini hatırlatın.
Psikolojik tepkilerimiz sürekli tekrar etme eğilimindedir. Geçmişte benzer durum karşısında aynı tepkiyi vermiş ve hata yapmış olsa bile zihin bunu yok sayar. Tekrar etme çok güçlü bir eğilimdir. Örneğin çocuğunuzun bir sınavında çok endişelenmiş ama sınavı çok iyi geçmiş olabilir. Bu deneyime rağmen aynı sınav tekrar karşısına gelince çocuk yine yapamayacağım düşüncesine kapılabilir. Bu nedenle eski tepkileri göstermek ona düşünme kalıplarını fark ettirebilir.
- Ara vermesini isteyin.
Çocuğunuz içinde bulunduğu karabulutların etkisinden çıkamıyor, aynı şeyleri düşünüp durmaktan, kötü hissetmekten kendini alıkoyamıyor ise küçük aralar işe yarayabilir. Çocuğunuzun zihninin bir kısır döngüye girdiğini hissettiğinizde size düşen ona küçük bir ara verdirebilecek şeyler bulmaktır.
Özetle çocuğumuza duygularını tanımayı, kendiğinden başlayan düşünceleri fark etmeyi ve gerçekçi düşünmeyi öğretebilirsek yaşam kaliteleri çok artacaktır.