Çocuklardaki Davranış Sorunlarına Nasıl Yaklaşılmalı?
|Çocuklardaki Davranış Sorunlarına Nasıl Yaklaşılmalı?
Arkadaşlar Psikolog Nurbanu PERİŞAN’ın yazısını sizlerle paylaşıyorum.
• Problemli davranışların başlıca nedenleri dikkat çekmek, intikam olmak, kendini yetersiz hissetme durumları söz konusu olabilir. Çocuğun hangi amaçla bu davranışı sergilediğinin farkında olmak önemlidir.
• Davranış problemleri genellikle yetişkinlerin, çocuğun söylenen her şeye uyması gerektiği, sakince tepkiler vermesi gerektiğine yönelik inançlardan kaynaklanır. Çocuklardan beklentiler potansiyellerine, bilişsel olgunluklarına uygun olmalıdır. Her durumda sakin kalması, ağlamaması, nasıl davranması gerektiğini düşünebilmesi gerçeğe uygun değildir. Bunun için çocuğun yaş grubu özelliklerini ve gelişim alanlarını iyi biliyor olmak gerekir.
• Davranış uyumsuzluğu gösteren bir çocuğa fiziksel üstünlük göstermek, kolunu tutmak, çekiştirmek, istemeyeceği şekilde dokunmak, yukarıdan bakarak bağırmak, ona yetersiz hissettirir ve kendisini savunmak için daha şiddetli ağlama, bağırma, vurmaya çalışma gibi tepkiler gösterebilir. Bilişsel olgunlukları o durumda çocukların sakin kalıp problemi çözmeye yönelik düşünebilme becerisi için yeterli değildir.
• Çocuğun duygularını yansıtma biçiminin farkında olmak önemlidir. Her çocuk duygularına farklı tepkiler verir. Çocukların bireysel farklılıklarının farkında olmak ve hiçbir çocuğu birbiriyle kıyaslamamak çok temel bir kuraldır.
• Çocuklara nasıl davranmaları gerektiğini söylerken diğer taraftan söylediklerimizi önce kendimiz gerçekleştirmemiz ve model olmamız çok önemlidir. Söylenenler ve yapılanlar örtüşmediğinde çocuğu ikna etmekte zorlanılacaktır.
• Çocukların kendilerine yönelik iç görüleri yoktur. Etrafındaki insanların onlara karşı tutumlarına göre kendilerine yönelik inançları oluşur. Sürekli ‘yaramazsın’ denen bir çocuk yaramaz olduğuna inanır. ‘prensessin’ denen bir çocukta prenses olduğunu düşünür ve herkesin ona bir prenses gibi davranmasını bekler. Her iki durumda çocuk psikolojisi açısından sağlıklı değildir çünkü çocuklar çevrelerinden aldığı tepkileri içselleştirir ve davranışlarında bu kimliğe uygun hareket etme eğilimde olur. Bu sebeple çocuklara hangi kelimelerle ve nasıl bir üslupla yaklaştığımız önem arz etmektedir.
• Doğumdan itibaren çocuklar yalnızca ağlayarak kendilerini ifade etmeyi öğrenirler. İfade becerileri geliştirilmeyen çocuklarda olur olmaz ağlama tepkisi ileri yaşlarda devam eder. Çocuklara kendilerini nasıl ifade edeceklerini önce kendi duygu ve düşüncelerimizi ifade ederek öğretiriz. Çocuklardan üzüldüğümüz, kırıldığımız, kızdığımız… vs. anları onların seviyesine uygun anlatmalı, hem bu tür duyguların farkındalığını arttırmak hem de bunları ifade etmenin çok normal durumlar olduğunu model olarak göstermeliyiz. Tüm duyguların insani olduğunu ve herkesin bunları yaşayabileceği çocuklarda normalleştirilmelidir. Özellikle duyguları bastırılan çocuklarda davranış problemleri görülmektedir.
• Bütün insanlar yaptığı iyi şeylerin fark edilmesini ve beğenilmesini isterler. Çocuklarda bu duygu daha baskındır; fark edilmeyen çocuklar kendilerini göstermek için uygun olmayan davranışlara başvurabilirler ya da kendi içlerine dönüp aslında bu iyi davranışın çokta önemli olmadığı mesajı verilmiş olur. Çocukların olumlu davranışları fark edilmeli, abartılmadan onaylanmalı ve özellikle manevi olarak ödüllendirilmelidir.
• Ondan beklediğiniz davranışı önce siz sergileyin, sakin olun. Kriz durumunda hemen müdahale etmektense sakinleşmesini bekleyin, odasına gidip sakinleşmesini isteyin eğer gitmek istemezse siz o ortamdan uzaklaşın. Düşünmesini sağlayın.
Yazının tamamı için TIKLAYINIZ.