Bilgisayar Oyunları ve Online Oyunlar
|Bilgisayar Oyunları ve Online Oyunlar
Arkadaşlar Uzman Pedagog Adem Güneş’in yazısını sizlerle paylaşıyorum.
Oğlum on üç yaşında, yedinci sınıf öğrencisi, sevgi ile büyütülmüş, kendisine güvenen, insanları seven bir çocuk. Ancak internet oyunlarına olan ilgisi bağımlılık oluşturacak diye çok korkuyorum. Çünkü bu ders notlarını da etkiledi. Yaptığım ankette de bağımlılık sınırında raporu çıktı. Bu internet bağımlılığından çocuklarımızı nasıl kurtarabiliriz?
İlk önce internet dünyasını bir tanımaya çalışalım. İnternet dünyasında ne var da çocuklar ve insanlar bu kadar kendini kaptırıyor, ilk önce ona bakalım.
İnternetteki oyunları ikiye ayıralım: Online oyunlar ve Offline oyunlar
1-Online oyunları şöyle tarif edebiliriz:
Çocuk internetin arkasına geçtiği sırada, yüzlerce veya binlerce kişi çocuğun oynadığı oyun ile aynı sahada oynuyorsa, çocuk başkaları ile birlikte internet ortamındaki zeminde buluşmuşsa bu oyunlara yarı canlı veya yarı gerçek oyunlar diyoruz.
Çocuk online oyuna girdiğinde karşı tarafta Ahmet ile konuşuyor, Hasan ve Hüseyin ile bir grup kuruyor ve kurduğu o grupla birbirlerine sorumluluk paylaşarak orada savaşıyor, oyun içerisinde birisini vuruyor, öldürüyor, öldürdükçe puan kazanıyor, puan kazandıkça kendi kıymeti artıyor, böylece sanal dünyanın içerisinde kendisine artı değerler verilmeye başlanıyor. Kendisine ilgiler yöneltiliyor, o grubun lideri olabiliyor, yeni silahlar alabiliyor ve o gruba ait sorumluluk duygularını birbirleriyle paylaşıyorlar…
Böyle olduğu zaman, çocuk bir taraftan oyuna ve oyunun keyfine alışıyor. Ama bundan daha tehlikelisi çocuk oyunun içerisindeki kişilerin de sorumluluğunu üzerinde taşıyor.
Çocuk internetten çıkmak istese de oyunun içerisindeki birileri çocuğu içeriye doğru çekmeye çalışıyor.
Online oyunda falanca kişi Çanakkale’de, filanca kişi Diyarbakır’da, falanca kişi de Almanya’da aynı zeminde buluşuyor. Örneğin Almanya’daki Hasan diyor ki; “Yarın saat dörtte buluşalım”… Çanakkale’deki Hüseyin de diyor ki; “Evet ben dörtte geleceğim, sakın kaybolmayın bir yere.”
Oyunun cazibesinin ardında bir şey daha var. Oyunun içerisindeki kişiler çocuğa sorumluluk veriyorlar, adeta çocuğun kafasını, gözünü, elini, kolunu bağlamış internetin arkasında tutmaya çalışıyorlar.
Dolayısıyla online ve benzeri oyunların çok ciddi bir psikolojik bağımlılık durumu söz konusu.
Anne-babalara şunu tavsiye ediyorum: “Çocuğunuz internette online oyun mu oynuyor, yoksa internet üzerinden değil de, bir takım oyun cd.leri alınmış bilgisayara yüklenmiş ve onların içerisindeki oyunları mı oynuyor” ilk önce onu ayırt etmelisiniz.
Anne babalar 12, 13 yaşlarındaki çocuğun online ve benzeri oyunlar oynamasına asla izin vermemeli, verirlerse çocuklarını kurtaramazlar.
Online oyunlar sizden daha cazip bir ortam sunuyor ve çocuğu kendine bağımlı hale getiriyor.
Örneğin çocuk internetin arkasında ne kadar çok vakit geçirirse veya oyunla olan bağlantı süresi ne kadar çok ise, çocuğun o oyunda kazanacağı puan artıyor. Oyunda 2 saat durmak ile 10 saat durmak arasında çok büyük fark var, 10 saat durursa oyunda elde edeceği puan yüksek oluyor.
Siz ‘yemeğe gel’ diye çocuğun kolundan çekiyorsunuz, çocuk feryat figan ediyor. Neden? Çünkü bir saat daha durmuş olsa birazcık daha puan kazanacak. Siz çocuğu anlamadığınız için çekiştirip duruyorsunuz…
Puan kazanınca ne olacak? Oyunun popüler bir oyuncusu olacak, yeni bir silah alacak, kıyafetini değiştirecek, başka türlü bir görüntünün içerisine girecek, belki de oranın yöneticisi olacak, siz çocuğu yemeğe götürmeye çalışıyorsunuz ama çocuğun ruh dünyasında bu var.
Dolayısıyla online oyunlar konusunda şu anda geliştirilen teknolojiyi, anne ve babaların yenebileceği kanaatini taşımıyorum. Eğer anne babalar şu anda karşılarında duran online oyunları aşabileceklerini düşünüyorlarsa bence yanılıyorlar. Online oyunlara taviz verilmemesi gerekiyor. Çünkü online oyunlar etik olmayan bir takım psikolojik yöntemlerle kişiyi internet bağımlısı haline getiriyor.