Çocuğun Arkadaşlık İlişkilerine Karışmayın!
|Çocuğun Arkadaşlık İlişkilerine Karışmayın!
Arkadaşlar çocuklarımız üzerinde çok mu müdahaleciyiz. Çocuklarımızın özel yaşantılarına ve arkadaşlık ilişkilerine ne kadar müdahale etmeliyiz? Yard. Doç. Dr. Oktay Aydın’ın bu konudaki yazısını sizlerle paylaşıyorum.
Çocuğun sosyalleşmesinde arkadaşlık ilişkilerinin özel bir yeri vardır. Sosyal ilişkiler, çocuğun dünyası hakkında çok önemli ipuçları verir. Her çocuk kendi kişiliğini bu ilişkilere yansıtır. Kimi çocuk yeni çocuklarla hemen tanışır ve oynamaya başlar, kimi çocuk ise temkinli davranır ve uzun süre izler…
Çocuğun arkadaşlık ilişkileri ile ilgili anne-babaların yaklaşımları nasıldır?
Anne-babalar, çocuklarının arkadaşlık ilişkileri konusunda çok hassastır. Her ebeveyn de, kendi kişilik özelliğine göre farklı tepkiler verir. Bu tepkilerden en belirgin olanları şunlardır:
Kaygılı ve sorgulayıcı ebeveynler. Çocuğun okula başlamasıyla birlikte, her gün çocuğun arkadaşlık ilişkilerini merak edip sorgularlar. Çocuk eve geldiğinde genellikle ilk yaptıkları şey, okulda günün nasıl geçtiğini sormaktır. Konu bir şekilde arkadaşlık ilişkilerine de gelir ve bu ebeveynler sürekli sorun ararlar. Buldukları en küçük şeyleri de fırsata dönüştürür (!) ve yakaladığı bu sorun alanı ile ilgilenmeyi kendine görev edinir.
Yönlendiren ebeveynler. Çocuğun gün içinde yaşadıkları hakkında bilgi alan bazı ebeveynler, çocuğun uygun bulmadıkları davranışları ve yaşantıları karşısında kendilerince akıllıca öneriler ileri sürerler. Çocuğa, okula gittiğinde ne yapması ve ne yapmaması gerektiği konusunda talimat verirler. Kimi çocuk bu yönergeleri dikkate bile almaz ya da unutur gider. Kimi çocuk da, bu yönergeleri abartarak uygulamaya kalkar. Böylece, bu tür öneriler kimi zaman çözüme kimi zaman da yeni bir soruna dönebilir. Çocuk, annesinin “Kendini koruyabilirsin.” gibi bir yönlendirmesini arkadaşlarına vurmak olarak da algılayabilir. O nedenle son derece dikkatli davranılması gerekir.
Öfkeli ebeveynler. Çocuğun arkadaşıyla yaşadığı her sorun karşısında öfkelenir ve hem kendi çocuklarına hem de diğer çocuklara kızarlar. Özellikle okula ve öğretmenlere tepki gösterirler. Öğretmenin sınıf içi dinamikleri kontrol edememesinden yakınırlar. Daha da abartıp diğer çocuğun anne-babasıyla görüşmek isteyenler de olabilmektedir.
Çocuğun arkadaşlık ilişkileri ile ilgili anne-babalar nelere dikkat etmelidir?
Arkadaşlık ilişkileri ile ilgili yönlendirme yapmayın. Çocuğun arkadaşlık ilişkileri ile ilgili mümkün olduğunca yönlendirme yapılmamalıdır. Çok zorunlu durumlar dışında bu tür yönlendirmeler, çocuğun kendi özgür kararlarını vermesini engeller. Arkadaşlarıyla konuşurken, oynarken, tepki gösterirken ne zaman ne yapacağına kendi karar vermelidir. Aksi halde, anne-baba tarafından kurulmuş bir çocuk, özgün ilişkiler geliştiremeyeceği için kişilik gelişimi açısından da riskli durumlar yaşayabilir. Temel prensip, çocuğun kendi hayatı, kimle arkadaş olacağı, arkadaşlık ilişkileri ve faaliyetleri ile ilgili kendi kararlarını verebilir duruma gelmesidir.
Çocuk gün içinde arkadaşlık ilişkilerini anlatmak istemezse zorlamayın. Anne-babalar her ne kadar merak ederse etsin, çocuklar gün içinde arkadaşlarıyla yaşadıklarını bazen anlatır, bazen de anlatmazlar. Bu tür durumlarda çocuğun üstüne giderek zorlamamak gerekir. Özellikle küçük yaştaki çocukların büyük çoğunluğu yaşadıklarını ayrıntılı olarak anlatmak istemezler. Bu da büyük ölçüde doğaldır. Önemli olan çocuğun anlatmak istediği anlardır. Eğer çocuk anlatmak isterse, o zaman gerçek anlamda dinleyici olmak gerekir. Geçiştirmeden, göz kontağı kurarak ve abartılı tepkiler vermeden dinlemek çocuğun kendini çok iyi hissetmesini sağlayacak, çoğu zaman da hiçbir şey yapmaya gerek kalmadan sorun kendiliğinden ortadan kalkacaktır.
Arkadaşlık ilişkilerinde yaşadıkları sorunları kendisinin çözmesine izin verin.Çocuk arkadaşlık ilişkilerinde sorun yaşarsa mümkün olduğunca müdahale etmeyin. Her çocuk arkadaşlarıyla zaman zaman sorun yaşayabilir. Bu son derece doğaldır. Hatta öyle ki, bu sorunlar çocuklar için bir kendini geliştirme fırsatıdır. Gerçek hayatın küçük bir örneği olarak kabul edilmesi gereken bu zorlu durumlar karşısında, çocuk mücadele eder, istediklerini alır ya da istediklerini alamadığında hissettiği duygularla başa çıkmayı öğrenir. Öğretmenlerden ve ebeveynlerden beklenen, bu tür sorunların ortasında bir yerde durmayıp bu süreci izlemeleridir.
Böylece, çocukların verdiği tepkiler ve bu tür sorunları çözme yaklaşımları görülmüş olur ve çocuğun desteğe ihtiyacı olup olmadığı değerlendirilir. Eğer desteğe ihtiyacı olduğu düşünülüyorsa, neyi nasıl çözmesi gerektiği hemen söylenmemeli, ona ne yapmayı düşündüğü sorulmalıdır. Böylece, kendi sorunlarını çözme konusunda insiyatif almaları sağlanmalıdır.