Çocuğum Ödevlerini Yapmıyor
|Çocuğum Ödevlerini Yapmıyor
Arkadaşlar Uzm. Klinik Psikolog Zehra Orgun Yılmaz’ ın yazısını sizlerle paylaşıyorum.
Pek çok ailenin okul dönemi çocuklarında karşılaştığı bir problemdir. Ödevler öğrenmenin pekişmesi için önemli araçtır ancak pek çok çocuk okuldan geldikten sonra ödevlerle vakit geçirmekten hoşlanmaz. Özellikle sorumluluk bilinci geliştirilmemiş, kaygılı ve müdehaleci bir ailede büyümüş, ailenin beklediği ve hayal ettiği çocuk ile – sahip oldukları çocuk arasında keskin bir fark var ise çocuk hissettiği yetememe duygusu ile karşıt tepki geliştirip ailenin beklentilerini red edecektir. Daha gelişimsel bir süreç olarak açıklamak gerekirse: Bir çocuğun ruh sağlığı anne ile babanın zihnine sahip olmak istedikleri çocuk düştüğü zaman başlar. Örneğin; benim çocuğum çok uyanık ve atılgan olmalı “ hayali kuran ve müdehaleci ve baskın karakter olan bir baba kendi kişiliğini çocuğa yansıtarak çocuk yerine karar veren, sık sık müdehale ederek atılganlığını gösteren, eleştiren bir baba olarak daha pasif ve özgüvensiz bir çocuk sahipi olacaktır. İlişkilerde bir taraf ne kadar aktif ise öbür taraf bir o kadar pasif kalacaktır. Dolayısıyla çocuğunu kendi kişiliğinin ve saygınlığının bir uzantısı olarak gören anne babalar bir de bakarlar ki kendilerinden çok farklı kişilikte bir çocuğa sahipler.
Derslerinde başarılı olmuş bir ebeveyn çocuğunun başarısızlığını gördüğü her an “Nasıl benim böyle bir çocuğum olur ben böyle değildim” düşüncesi ile hayal kırıklığına uğrayacak ve daha şiddeti tepki verecektir. Bu tepki sözel olmasa bile bir yüz ifadesi, ses tonu ile bile çocuğa yansıyacaktır.” Ailemin hayal ettiği çocuk ben değilim ve onlar için yeterli değilim” duygusu çocuğu yetersiz veya öfkeli hissettirebilir. Bu konu artık kendi sorumluluğu olmaktan çıkıp anne, baba ve çocuk arasında yeterlilik- yetersizlik çatışması haline gelecektir. Başarılı olursa sevileceğini ve ancak bu şekilde kabul görüleceğini hisseden çocuk ya kaygılanacak (örn:dikkat eksikliği, sınav kaygısı) ya da öfkelenip red edecektir. Aslında nasıl ki evde alınmayan bir sorumluluk ile ilgili anne babalar öğretmenden, okuldan birincil destek talep etmiyorsa, ödevde de okul ve öğretmenlerin birincil desteklediği bir alandır. En baştan ödevini yapmayan bir çocuğun anne babadan önce okulda öğretmeni ile yüzleşmesi ve uygun yaptırımı alması gerekir.
Çocuğun ödev yapmasının amacı öğrendiklerin pekiştirmesidir anne babayı memnun etmek değil. Ödev yapma sürecinde çocuktan çok siz aktif olursanız çocuk ödevi sizin için yaptığını hisseder ve ödevle ikili ilişki kurmaz ve onu sahiplenmez. “Ben takip etmesem yapmıyor ama “ diyebilir aileler ancak bu bir süreç gerektirir alışkanlıkların ve davranışların değişmesi zaman alır ve sabır ister. Çocuk aileyi sınar nasılsa onlar müdehale eder nasılsa benden çok onlar için önemli diye düşünecektir. Birden bire kafesten çıkan kuş misali, ödeve çok karışan ve takip eden bir aile geri çekildiğinde uzun süre çocuk ödevlerini aksatabilir. Bu süreçte en faydalı davranış aşamalı çekilme ve öğrenme üzerinden çocuk ile olumlu ilişki kurmaktır. Ödevler yapılırken sizin de kendi kitabınızı okumanız ve buradayım destek istediğinde haber ver “ demeniz. Ya da bu ilk soruyu birlikte yanıtladık şimdi benim yemek yapmam lazım devamını sen yap sonra yine sana destek olurum.” Diyerek küçük küçük, aşamalı geri çekilmeniz. Çocuğa balık vermeyi bırakıp balık tutmasını öğretmek ve onu cesaretlendirmektir. Bu ne demek; çocuğa ödev yapmanın, öğrenmenin sadece onun için olduğunu hissettirmek. Aferin dememek , ödül vermemek örneğin; Aferin demek veya ödül çocuğa yaptığı ödevi koşula bağlı yaptığını hissettirir ve ortada koşul olmadığında yapmak istemez. Mahallede çok ses yaparak oynayan çocukları oradan uzaklaştırmak zordur. Yapılan bir soysal deneyde çocuklara orada oynadıkları sürece onlara şeker vereceğinizi söylenir . İki hafta sonra artık şeker verilmediğinde çocuklar artık şeker yoksa orada oynamak istemediklerini söyler ve başka oyun alanına giderler. Öğrenme, koşula bağlı değil, ilişkisel ve sahiplenilmiş bir ihtiyaç olmalıdır. Çocuk düşük not aldığında dağılmayıp, kaygılanmayıp “ Daha iyisini yapabileceğine inanıyorum, bazen her şeyde hemen başarılı olamayız uğraşmak gerekli, bu süreçte bizden istediğin bir destek var mı?” diye sorulabilir. Biz sana sadece DESTEK oluruz esas uğraşacak sensin alt metnini vermek gerekir çocuğa. Evet sizin çocuğunuz ve ona çok emek verdiniz ancak aldığı not, sizin notunuz değil , çocuğunuz sizin uzantınız değildir.
Çocuğunuza büyüme sürecinde öğrenmeyi olumlu deneyimletmeniz ve üzerinden ilişki kurmanız onun öğrenme üzerinde olumlu hissetmesini sağlayacaktır. Örneğin; babanın seyahatini yapacağı şehrin hava durumunu ve uygun otelleri baba için araştıran 9 yaşındaki bir çocuk teknolojiyi bir araştırma aracı olarak kullanacak ve öğrendiği bilgiler ile babanın hayatını kolaylaştıracak ve baba ile ilişkisel bir sürç yaşayacaktır.
Bir diğer önemli nokta ise; OYUN. Okul öncesi dönemde tek başına oyun oynayamayan ya da oyun kuramayan çocuk ödevini de tek başına yapamaz. Çocuğun oyununa sürekli müdehale etmek ve onu yönlendirmek ileride ödevinde de destek istemesine ve sizin yönlendirmenize ihtiyaç duymasına neden olacaktır. Okul döneminde ise okul, etüt ve kurslara boğulmuş bir çocuk, çift ve aile olmayı unutmuş sadece çalışan ve anne-baba olmaya yutulan bir ebeveyn ile bir araya geldiğinde, çocuk ödevlerini yapmayarak kaynak eksikliğinin çanlarını çalacak, teknolojiye gömülecek ve ödevlerini yapmayarak anne-baba gözünde görünür ve dikkat alıcı olmayı tercih edecektir. Tüm bu süreçte çocuğun okul ortamında ve ailede ilişkisel kaynakları var mı, anne baba sınırlarını biliyor mu? Anne ve babanın en önemli kaynağı anne-babalıkları mı, bütün bu süreci iyi anlamlandırmak gerekli. Ödev yapmayan çocuğun nedeni keşfedilmeli , aile dinamiği ve çocuğun kaynakları ile çalışılmalıdır.