Çocuğunuzun 5 Sevgi Dili
|Çocuğunuzun 5 Sevgi Dili
Arkadaşlar Yrd. Doç. Dr. Sema BENGİ GÜRKAN’ın yazısını sizlerle paylaşıyorum.
Çocuğunuzu seviyorsunuz ama onun 5 sevgi dilinden hangisini arzuladığını biliyor musunuz?
Bir genç evden kaçar. Anne baba ellerini ovuşturarak “Onun için yaptığımız onca şeyden sonra bunu bize nasıl yapabildi?” der. Oysa aynı genç, yüz kilometre ötede bir psikologun ofisinde şunları söylemektedir: “Annem babam beni sevmiyor. Beni hiç sevmediler. Kardeşimi seviyorlar fakat beni sevmiyorlar.” Anne baba bu genci gerçekten seviyor muydu? Bu tür durumların çoğunda evet. O halde sorun neydi? Büyük olasılıkla sevgiyi çocuğun anlayabildiği bir dilde göstermeyi öğrenemediler. Belki sevgilerini göstermek için oyuncaklar, toplar, bisikletler aldılar. Fakat çocuk ağlıyordu. “Kimse benimle oynamayacak mı? Kimse benimle gezmeyecek mi? Çocuğa bir top almakla onunla top oynamak arasındaki fark, boş bir sevgi deposuyla dolusu arasındaki fark kadar büyük ve önemlidir. Anne babalar çocuklarını gerçekten ve çok sevebilirler fakat bu yeterli değildir. Eğer çocuklarımızın sevgi gereksinimini karşılayacaksak, onların birincil sevgi dillerini konuşmayı öğrenmeliyiz. Beş sevgi diline çocukları sevme açısından bakalım.
ONAY SÖZLERİ
Anne babalar genellikle çocuk küçükken onay sözleri söylerler. Çocuk sözel iletişimi anlamadan önce bile, ana baba “Ne güzel burnun var senin, güzel gözlü kızım/oğlum, ne güzel lüle lüle saçları varmış çocuğumun vs.” demektedir. Çocuk emeklemeye başladığında her hareketini alkışlar, onay sözleri söyleriz. Yürümeye başladığında ve eliyle bir kanepeye yaslanıp durduğunda iki adım ötede durup, şöyle deriz: “Hadi gel. Çok güzel! Yürü. Çok güzel. Gel.” Çocuk yarım adım atıp düştüğünde , “Seni aptal çocuk! Hala öğrenemedin yürümeyi!” demeyiz. Daha çok “ Bravo, çok iyi!” deriz. Böylece kalkar ve yeniden dener.
Neden çocuğumuz büyüdükçe onay sözlerimiz kınama sözlerine dönüşür? Yedi yaşındayken odaya girer ve oyuncaklarını oyuncak kutusuna koymasını söyleriz. Tam on iki oyuncağı yerde duruyordur. Beş dakika sonra tekrar geliriz. Oyuncakların yedi tanesi kutuya girmiştir. O zaman ne deriz? “Sana bu oyuncaklarını kaldırmanı söyledim. Eğer bunları kaldırmazsan …” Peki ya kutudaki yedi oyuncak? Neden “Bravo yedi oyuncağı kutuya koymuşsun. Bu harika!” demeyiz. O zaman diğer beşi de muhtemelen kutuya atlayacaktır! Birincil sevgi dili onay sözleri olan bir çocuğa sarf edilen olumsuz, eleştirel, küçültücü sözler, onun ruhunda dehşet uyandıracaktır. Otuz beş yaşındaki yüzlerce yetişkinin kulaklarında yirmi yıl önce söylenmiş kınayıcı sözler çınlamaktadır: “Çok şişmansın. Seni kimse beğenmeyecek !”, “Bu kadar aptal olduğuna inanamıyorum.” “Senden hiçbir şey olmaz.” Birincil sevgi dilleri zarar verecek şekilde hiçe sayılan yetişkinler, özgüven için mücadele eder ve tüm yaşamları boyunca sevilmediklerini hissederler.
NİTELİKLİ BERABERLİKLER
Nitelikli beraberlik, tüm ilginin çocuğa verilmesi demektir. Küçük çocuk için bu, yerde oturup birbirinize top yuvarlamaktır. Arabalarla ve oyuncaklarla oynamaktan, kumdan kaleler yapmaktan, onun dünyasına girmekten, onunla bir şeyler yapmaktan söz ediyoruz. Bir yetişkin olarak bilgisayarlarla ilgileniyor olabilirsiniz fakat bir çocuk, çocukların dünyasında yaşar. Eğer onu yetişkinlerin dünyasına yönlendirmek istiyorsanız, çocuğun seviyesine inmelisiniz. Çocuğun gereksinimlerini karşılamak istiyorsanız, o büyüyüp yeni ligi alanları geliştirdikçe bu ilgi alanlarına girmelisiniz. Eğer basketbolla ilgileniyorsa, siz de ilgilenin. Onunla basketbol oynamak için zaman ayırın. Onu basketbol maçlarına götürün. Bir çocuğa tüm ilginizi vermeniz, onun sizin için önemli olduğu, ona değer verdiğiniz ve onunla olmaktan zevk aldığınız anlamına gelir.
Çoğu yetişkinin çocuklarından hatırladıkları, anne babalarının söyledikleri değil, yaptıklarıdır. Bir yetişkin bana şöyle demişti: “Babamın benim lisedeki maçlarımı hiç kaçırmadığını anımsıyorum. Yaptığım şeylerle ilgilendiğini biliyordum.” Bu yetişkin için, nitelikli beraberlik sevgiyi göstermenin son derece önemli bir yoluydu. Eğer nitelikli beraberlik çocuğunuzun birincil sevgi diliyse ve siz bu dili konuşuyorsanız, büyük ihtimalle o bir genç olduğunda bile aynı beraberliği paylaşmaya devam edersiniz.
ARMAĞAN ALMA
Çoğu yetişkin, çocukları söz konusu olduğunda armağan alma dilini abartılı bir biçimde konuşur. Aslında insan, oyuncak mağazalarına gittiğinde “anne babalar bunun tek sevgi dili olduğunu mu zannediyor” diye merak ediyor. Parası olan anne babaların, çocuklarına çok armağan alma eğilimleri vardır. Bazı anne babalar, bunun sevgiyi göstermenin en iyi yolu olduğuna inanır. Bazıları, kendi anne babalarının onlar için yapamadıklarını çocukları için yapmaya çalışır. Çocukken sahip olmayı arzu ettikleri şeyleri satın alırlar. Fakat eğer çocuğun sevgi dili bu değilse, armağanlar duygusal olarak ona çok az şey ifade edecektir. Anne baba bunu iyi niyetle yapıyor olabilir ama çocuğun duygusal gereksinimlerini sadece armağan alarak karşılayamaz.
Verdiğiniz armağanlar çabucak bir kenara atılıyorsa, çocuk nadiren “Teşekkür ederim” diyorsa, verdiğiniz armağanlara özen göstermiyor ya da değer vermiyorsa, büyük ihtimalle birincil sevgi dili armağan alma değildir. Diğer yandan çocuğunuz ona armağan aldığınızda bunu büyük bir minnetle karşılıyorsa, armağanı başkalarına gösterip ne kadar sevindiğini anlatıyorsa, armağana özen gösteriyor, odasında önemli bir yere koyuyor ve bakımlı tutuyorsa, uzun süre onunla sık sık oynuyorsa, o zaman armağan alma onun birincil sevgi dili olabilir. Peki ya birincil sevgi dili armağan alma olan bir çocuğunuz varsa ve çok fazla armağan almaya sizin gücünüz yetmiyorsa? Unutmayın, önemli olan armağan kalitesi veya değeri değildir. Önemli olan düşüncedir. Elde yapılabilecek birçok armağan vardır ve bazen çocuk bu armağanı satın alınmış pahalı bir armağandan daha çok beğenir. Aslında, daha küçük çocuklar çoğunlukla armağandan ziyade, onun içinde geldiği kutuyla oynarlar. Bozulmuş oyuncaklar bulup tamir de edebilirsiniz. Böylece tamir süreci hem ebeveyn, hem de çocuk için bir eğlence haline gelebilir.
HİZMET DAVRANIŞLARI
Çocuklar küçükken, anne babaları sürekli onlar için hizmet davranışlarında bulunur. Zaten bunu yapmak zorundadırlar. Yıkama, besleme ve giydirme, çocuğun yaşamının ilk yıllarında oldukça fazla bir iş demektir. Sonra yemek, çamaşır ve ütü gelir. Sırada beslenmesini hazırlamak, okula getirip götürmek ve ödevlerine yardım etmek vardır. Bu hizmetler bazı çocuklar tarafından olağan karşılanırken, bazıları içinse sevgi ifadesidir.
Eğer çocuğunuz sıradan hizmet davranışları için sık sık teşekkür ediyorsa, yaptığınız şeyin onun için önem taşıdığını anlayabilirsiniz. Sizin hizmet davranışlarınız ona duyduğunuz sevgiyi iletiyordur. Onlara bir fen ödevinde yardımcı olduğunuzda, bu iyi bir nottan çok daha fazlası demektir. O bundan “benim anne babam beni seviyor” anlamını çıkaracaktır. Bir bisikleti tamir ettiğinizde, onun ayağını yerden kesmekten çok daha fazlasını yapmış olursunuz. Onun sevgi deposunu doldurursunuz.
FİZİKSEL TEMAS
Fiziksel temasın çocuklara duygusal olarak sevgiyi ilettiğini uzun süredir biliyoruz. Araştırmalar göstermiştir ki, sık sık kucaklanan çocuklar, kucaklanmayanlara nazaran duygusal olarak daha iyi gelişiyorlar. Birçok anne baba ve diğer yetişkinler bir çocuğu alır, tutar, kucaklar, öper, sıkıştırır ve ona anlaşılmaz şeyler söyler. Çocuk sevildiğini sevgi sözcüğünün anlamını kavramadan çok hisseder. Kucaklamak, öpmek, ellerini tutmak, bir çocuğa sevgi göstermenin yollarıdır. Artık genç olmuş bir çocuğa sarılmak ve onu öpmek, bir çocuğa sarılmak ve öpmekten farklıdır.
Bir genç, akranlarının önünde bu tür davranışlardan hoşlanmayabilir. Yine de bu dokunulmak istemediği anlamına gelmez, özellikle de fiziksel temas birincil sevgi diliyse. Eğer genç çocuğunuz sürekli arkanızdan yaklaşıp kollarınızı yakalıyor, sizi hafifçe itiyor, odada yürürken sizi bileğinizden yakalıyor hatta çelme takıyorsa, bunların hepsi, fiziksel temasın onun için önemli olduğunun belirtileridir.