Çocuklara Kaygımızı Bulaştırmayalım
|Çocuklara Kaygımızı Bulaştırmayalım
Arkadaşlar tam da sınav döneminde Yard. Doç. Dr. Oktay Aydın’ın bu yazısını okumanızı tavsiye ederim.
Eğitim sistemimizde yıllardır çözemediğimiz en temel sorunlardan biri ulusal sınavlarla ilgilidir. Çocuklarımız, sürekli sınav baskısına maruz kaldıkça belirli dönemlerde sınav kaygısı da en çok karşılaşılan durum oluyor.
Durumsal kaygı ile sürekli kaygıyı ayırt etmek gerekir
Genel olarak kaygıyı ikiye ayırmak mümkündür: Durumsal kaygı ve sürekli kaygı. Durumsal kaygı sınava girme, topluluk karşısında konuşma, trafikte araç sürme vb. gibi özel durumlarla karşı karşıya kalındığında yaşanan kaygıdır. Bir anlamda, beklentiyi karşılayamama ve başarısız olma ile ilişkilidir. Performans kaygısı diye de tanımlanabilen bu kaygı türü hemen hemen hepimizin hayatında belirli durumlarda yaşanabilir.
Sürekli kaygı ise, daha çok kişilik yapımızla ilişkilidir. Genel olarak hayata karşı olumsuz bakma, huzursuz ve gergin hissetme, karar verememe, yemek ve uyku düzensizliği yaşama gibi belirtilerle kendini gösterir. Sürekli kaygının iyileştirilmesi süreci çoğunlukla bir uzman eşliğinde gerçekleşir.
Sınav kaygısının belirtileri nelerdir?
Sınav kaygısı, sınavdan bir süre önce başlayıp sınav sonuna kadar devam eden ve sınav performansını olumsuz etkileyen huzursuzluk ve gerginlik halidir. Kaygı yaşayan öğrencilerde, sınavdan birkaç önce, kontrol edilemeyen anlamsız düşünceler, bedensel gerginlik, kalp çarpıntısı, el ve ayaklarda titreme, düşünce üşüşmeleri nedeniyle sorulara konsantre olamama, gibi belirtiler görülür. Genellikle sınav bittiğinde de bu belirtiler azalır.
Sınav kaygısını azaltmak mümkün mü?
Öğrencilerin ve anne-babaların işini kolaylaştırabilecek birkaç öneriyi şöyle özetleyebiliriz:
– Çocuğun kaygısını azaltmak adına yaptığımız her abartılı davranış, çocuğun kaygısını azaltmak yerine artıracaktır.
– Çocuğa, “Kaygılanacak hiçbir şey yok”, “Biz senin alacağın her sonuca razıyız” gibi cümleler kurulmamalıdır.
– Çocuk kaygısı hakkında konuşmaya zorlanmamalıdır. Eğer kendisi gelip konuşmak isterse, o zaman da sürekli yorum yapıp tavsiyelerde bulunmak yerine susup dinlenmelidir.