ÇOCUKLARIMIZIN ARKADAŞI MIYIZ ? EBEVEYNİ Mİ ?
|ÇOCUKLARIMIZIN ARKADAŞI MIYIZ ? EBEVEYNİ Mİ ?
“Sen anlamazsın”, “çocuklar karışmaz”, “buna büyükler karar verir”, “büyükler konuşurken çocuklar araya girmez”, ya da: ” sen ne istersen onu yapalım”, ne istersen onu seyredelim”, “sen nereye istersen oraya gidelim”
Bu sözcükler hiç de yabancı olmayan, büyüklerin çocuklarına bol bol kullandığı sözcüklerdir. Peki çocuklarımız gerçekten anlamaz mı? ya da neleri anlar neleri anlamaz? Yoksa sen anlamazsın diyerek kurallarımızı dikte etmek daha mi kolayımıza gelir? çocuklarımız ne isterse onu mu yapmalıyız? Onlarla nasıl konuşmalıyız?
Bazen çevreden duyarız çocuklarınızla arkadaş olun diye. Ya da bazen de çocuklarla arkadaş olunmaz yoksa eğitemezsiniz denir.
Çocukların hisleri, duyguları beynin gelişmesiyle birlikte şekillenmeye başlar. Mesela 6 aylık çocuklarda anne başka bir oyuncak bebekle oynarken çocuğun huzursuzluğu kıskançlık gibi algılansa da beyin gelişiminin bu evresinde çocuğun bu hisleri duyması imkanlı değildir. O zaman huzursuzluğunun nedenini başka bir oyuncakla oynayamamanın huzursuzluğu olarak düşünebiliriz.
Fakat çocuk büyüdükçe artık bir çok duyguyu ve hissi de yaşamaya başlar. Bu da çevresindeki her şeyin ona etki edeceğinin göstergesidir.
Peki ebeveynler çocuklarına nasıl yaklaşmalıdır. Gerek çocukluk döneminde gerek ergenlikte çocuklarla iletişim kurmak, eğitmek, öğretmek çok da kolay değildir ebeveynler için. Bunun için de birçok değişik yöntemler ve yollar bulunur ve denenir. Her ebeveyn kendi yaşantısına, adetlerine, öğrendiği şeylere uygun yöntemler dener.
Önemli olan bu yöntemler içinde sadece en doğru ve sağlıklı olanı bulmak değil, aynı zamanda bu yöntemi kendi çocuğumuzun kişilik yapısına, davranışlarına uygun bir şekilde kullanmaktır.
Arkadaş mı ebeveyn mi konusuna gelince de;
Çocuğumuzun öncelikle ebeveyniyiz. Bunu unutmamalıyız. Ebeveynlik sorumluluklarımızı bilip bu duyguyu çocuğumuza da yansıtmalıyız ki çocuğumuzu eğitirken, öğretirken zorluk çekmeyelim. Çocuğuna ebeveyn olmanın ağırlığını hissettiremeyen aileler her zaman çocuğun elinde oyuncak olmaya mahkumdurlar.
Çocuğumuzun aynı zamanda da arkadaşıyız. Çünkü arkadaşı olamazsak , onun ne hissettiğini, nelerden hoşlandığını, zevklerini ve yaşam tarzını doğru şekilde çözemeyiz. Oysa çocuğumuzla güzel iletişim kurabilmek için bu bilgilere ihtiyacımız vardır. Her ilişkide olduğu gibi çocuğumuzla ilişkimizde de her şeyi dengede tutmalıyız.
Örneğin iletişimimiz güzel olsun diye onun bütün zevklerine uymak, her şeyi onun sevdiği ve istediği şekilde yapmak yerine ona kendi ve ondan ayrı zevklerimiz olduğunu vurgulayıp, fakat onun zevklerine de ortak olmaya çalışmalıyız. Siz sanat müziği sevebilirsiniz ve çocuğunuz bunu bilmeli, fakat bu, sizin onunla arada beraberce rock yada pop dinlemenize engel değildir, . Ya da hamburger sevebilirsiniz fakat bu, arada çocuğunuzla pizza partisi yapmanıza engel değildir.
Böylece çocukta da annem ya da babam farklı zevklerde fakat benimle benim zevklerime uygun da paylaşımlarda bulunabiliyor algısı yaratacaktır. Çocuğumuzla paylaşımlarımızı, bazen onun bizim zevklerimize uyması, bazen de bizim onun zevklerine uymamız şeklinde dengeleyebilmemiz en doğru yaklaşım şeklidir.
Bunun getirisi de şudur ki, çocuk ailesinden öğrendiği ve algıladığı şekilde ileride kurduğu ilişkilerde karşısındakinin zevklerine ve yaşantısına saygı duyup ortak paylaşımlarından zevk alabilmeye çalışacak böylece hem cinsleriyle ve karşı cinsle ilişkilerinde çoğunlukla mutlu olacaktır.
Ebeveyn olarak kuralları belirlememiz ve çocuğumuzun bu kurallara uymasını bekliyor olmamız doğrudur. Fakat arada aileyi ilgilendiren bazı konularda aile toplantıları yaparak onun da fikrini sormak, mantıklıysa değer vermek ve uygulamak çocuğumuzun sorumluluk kazanmasına, kişilik gelişimine ve gurur duyma duygusunun gelişmesine olumlu etki edecektir.
Bunun getirisi de çocuğumuzun ileride her tür ilişkisinde adaletli, karşı tarafın da düşüncelerine saygı duyan , değer veren bir kişi olmasıdır. Gördüğümüz üzere çocuğumuza verdiğimiz her doğru mesaj, onun ilerdeki hayatını, ilişkilerini, yaşam tarzını ve olaylara bakış açısını belirleyecektir.
Sonuç olarak çocuğun sadece ebeveyni olmak çocuğu kendimizden uzaklaştırır, sadece arkadaşı olmak da çocuğun aile kurallarına ve bizim eğitimimize uymasını engeller. Zaten bir çok arkadaşı olan çocuğumuzun tek arkadaşı olmaya çalışmak değil, gerektiğinde ve ihtiyacı olduğunda ona arkadaşça yaklaşabileceğimizi hissettirmemiz, onunla onun da zevk alabileceği vakitler geçirebileceğimizi hissettirmemiz yeterlidir.
Çocuğumuzla yerine ve zamanına göre hem ebeveyn hem arkadaş olmalıyız. Çocuğumuz bizim ebeveyni olduğumuzu, bundan dolayı konulan kurallara uyması gerektiğini, aynı zamanda bir arkadaş gibi bizimle vakit geçirip paylaşımlarda bulunabileceğini, bir arkadaş gibi bizimle sorunlarını, korkularını, sevinçlerini vb. paylaşabileceğini bilmelidir.
Uzm. Klinik Psikolog Pelin ÖZAYDIN