Hırslı Anne-Babalar Kendinizi Frenleyin!
|Hırslı Anne-Babalar Kendinizi Frenleyin!
Arkadaşlar bir çoğumuz çocuklarımızın okulda çok başarılı olmalarını ve sahip oldukları yüksek potansiyel nedeniyle başarıdan başarıya koşmalarını bekliyoruz. Bu beklentinin altında çocuklarımıza acaba hangi mesajları gönderiyoruz? Yard. Doç. Dr. Oktay Aydın bakın bu konuda ne diyor?
Ebeveynler, çocuklarının başarılarından çok başarısızlıklarına odaklanır, hep daha fazlasını isterler. Ancak anne-babalar, hırslarını yönetmek zorundadır. Aksi halde, çocuklarımız hırs ateşimizin sıcaklığında yanmaya devam edecektir.
Bir gün bir anne ortaokula giden çocuğu hakkında benimle görüşmeye geldi. Temel sorun da, çocuğunun sınıfındaki bir arkadaşıyla yaşadıklarıyla ilgiliydi. Anne, sınıf arkadaşının kızına kötü davrandığını, onun moralini ve motivasyonunu bozduğunu, aralarının hiç de iyi olmadığını anlatıp durdu. Kızının arkadaşı yüzünden derslerine karşı konsantrasyonunun bozulduğunu da ekledi.
Bir ara görüşmeden kısa süreliğine çıkıp okulun rehber öğretmeniyle görüştüm ve çocuğun durumunu sordum. Rehber öğretmenin anlattığı ile annenin anlattığı arasında tamamen birbirinden farklı bir durum vardı. Rehber öğretmenin söylediğine göre, bu iki kız annenin söylediğinin aksine son derece iyi arkadaştılar ve sık sık birlikte zaman geçirmekten de hoşlanıyorlardı. Yani, annenin söylediğinin aksine aralarında bir sorun yoktu.
Rehber öğretmenin söylediği en kritik şey de, bu annenin kızının genel akademik performans açısından sınıfın ikincisi, diğer kızın ise birincisi olduğuydu.
Bunu öğrendikten sonra farkettim ki, asıl sorun iki kızla ilgili değil, bana gelen anneyle ilgiliydi. Anne, kızının başarısı gayet iyi olmasına rağmen bunu yeterli bulmamış ve kalben sınıfa girerek diğer öğrenci ile rekabet etmeye başlamıştı. Kendisinin bile farkında olmadan kurduğu bu bilinçdışı senaryodan hareketle, okuldan, kızının diğer kızla sorununun çözülmesini istiyordu. Sorun çözülecek ve kendi kızının akademik başarısı daha da artarak sınıfın birincisi olacaktı. Çünkü ikinci olmak başarısız olmak demekti.
Görüşmenin sonuna doğru annenin söylediği sözler de işin tuzu biberi oldu. Finalde söyledikleri şöyleydi:
Anne: “Oktay Bey sakın beni yanlış anlamayın. Ben kızımın mükemmel olmasını istemiyorum. Mesela, geçen gün matematikten 90 aldı. Ben ona ne dedim biliyor musunuz?
Ben: “Ne dediniz?”
Anne: “Kızım, matematikten 90 almışsın. Seni kutlarım. Zaten önemli olan 100 almak değil (!) Önemli olan, alamadığımız o 10 puanı nereden alamadığımızı öğrenip sonraki sınavlarda tekrar etmemek.”
İlk bakışta makul gibi görünen bu mesajda, annenin çocuğa verdiği alt mesajlar son derece önemlidir.
Bu alt mesajlar, çocuğun bilinçaltına da kaydedilmektedir. Örnekten hareket edersek, çocuğun bilinçaltı kayıtları şunlardır:
– Anneme 90 yetmiyor, mutlaka 100 almam lazım.
– 100’ün altında alacağım her puan başarısızlık demektir.
– Hata yapma hakkımız yoktur. Mutlaka her şeyin en doğrusunu yapmalıyız.
– Kişisel değerimiz hatasız olmamızdan geçer. Ne kadar hata yaparsak, değerimizden o kadar kaybederiz.
Bu yaşanan örneğe neresinden bakarsanız bakın, çocuğun hayatını oldukça zorlaştıran bir ebeveyn tutumundan söz edebiliriz. Bu anne, “hırslı ebeveyn” profiline sahip olup, çocuğun başarılarından çok başarısızlıklarına, yaptıklarından çok yapamadıklarına odaklanmaktadır. Bu olumsuz bakış açısı nedeniyle her durumu abartılı bir risk olarak görür ve kendince çocuğu korumak ve yönlendirmek ister.
Unutmayalım, psikolojideki temel gerçeklerden biri şudur ki, her ne yaparsak yapalım, nihayetinde kendimiz için yaparız. Çocuğumuz için, öğrencimiz için, arkadaşımız için, eşimiz için yaptıklarımızın da asıl amacı kendimizi iyi hissetmek üzerine kuruludur. Bu anne de, kendi iç huzursuzluğunu azaltmak için çocuğa gerçekçi olmayan yaklaşımlar sergilemektedir. İçindekihırs duygusunun yarattığı huzursuzluktan kurtulmak için, çocuğundan hep daha fazlasını istemektedir. Çocuk herkesten yüksek not alacak ve herkesi geçecek ki, içindeki hırsı sakinleşsin. Ancak, hırsını tatmin etmek adına yapılan her hamle, ateşe atılan odun gibidir. Hırs, doyuruldukça acıkır; hep daha fazlasını ister…
Bu hırslı anne ile yaptığımız görüşmenin sonunda farkındalık kazandırmak umuduyla, “Neden çocuğunuzun aldığı 90 puanın tadını çıkartmasına izin vermiyorsunuz?” dedim. Bu çocuğun, 10 puanın peşinden koşmak yerine aldığı 90’ın haklı gururunu yaşaması gerekir.
Anne-babalar, hırslarını yönetmeyi öğrenmek zorundadır. Aksi halde, çocuklarımız hırs ateşimizin sıcaklığında yanmaya devam edecektir.