Üstün Yetenekli Çocuğa Sahip Olan Ailelerin Hakları
Arkadaşlar, ülkemizde geleceğin en büyük insan kaynağı, üstün yetenekli çocuklarımızın yeteri kadar desteklenmediğini görüyoruz. Çocuklarımızın yeteneklerine uygun ortamların sunulmaması zamanla potansiyellerini ya köreltiyor ya da beyin göçü olarak kendilerini ispatlayacakları başka ülkelere yerleşmelerine neden oluyor. Bu durumu önlemek için, üstün yetenekli çocuğa sahip olan ailelerin de bir takım hakları olduğunu unutmayalım. Haklarımızın neler olduğunun bilincine varmak için sizlere Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd.Doç.Dr. Faruk Levent’in Artı Eğitim Dergisi’nde yayınlanan makalesini paylaşmak istiyorum.
Yazının başlığını okuduğunuzda; “Devlet zaten engelli çocukların ailelerine yasal haklar tanımış, üstün yetenekli çocuğa sahip anne-babaların hakları da neymiş!” diye düşünebilirsiniz. Ancak çocuğunuzun, 3 yaşında kendi başına okuma yazmayı öğrenmiş ve iki basamaklı sayıları toplayıp çıkaran bir çocuk olduğunu düşünün. Kabul edersiniz ki devletin ve sosyal yardım kuruluşlarının desteğini almadan böyle bir çocuğa anne-babalık yapmak oldukça zordur.
Üstün yetenekli öğrenciler, özellikleri ve gereksinimleri yönünden yaşıtlarından belirgin olarak farklılık gösterirler. Okullarda uygulanan müfredat programları üstün yeteneklilerin ihtiyaçlarına göre hazırlanmadığı için bu öğrenciler, bilişsel potansiyellerini geliştiren farklı eğitsel programlarla desteklenmeye ihtiyaç duyarlar. Bu yönüyle üstün yetenekli öğrenciler, özel eğitim kapsamında yer almaktadır. Özel eğitimin uğraş alanı, fiziksel ve zihinsel engellilerle üstün yetenekli bireyleri aynı çerçeve içinde değerlendirmektedir. Bu durum, engelli çocukların öncelikli gereksinimleri yanında üstün yeteneklilerin özel eğitim ihtiyaçlarının önemsiz görülmesine neden olmaktadır.
Özel Eğitim Kurumları Yönetmeliğine göre anne-babanın erken çocukluk döneminde, çocuğunun özel eğitime ihtiyaç duyduğu alanı öğrenmeye hakkı vardır. Çünkü 4 yaşına gelen bir çocuğun özel eğitimden yararlanma hakkı başlamaktadır. Başka bir ifadeyle devlet, özel eğitim ihtiyacı olan çocukların ailelerine bilgilendirme yapmak ve bu çocukların özelliklerine uygun eğitim olanakları sunmak durumundadır. Bu doğrultuda, Milli Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı koordineli bir şekilde çalışarak üstün yetenekli çocukların tespit edilmesi, eğitimi ve yönlendirilmesi konusunda ailelerin yükünü hafifletmelidir.
Üstün yetenekli çocuğa sahip ailelerin hakları, gelişmiş ülkelerde yeni bir kavram değildir. Özellikle Amerika’da üstün yetenekli çocuğa sahip anne-babaların hakları eyalet kanunlarında açıkça ortaya konmuştur. Bazı eyaletlerde sadece üstün yeteneklilerin eğitim gördüğü okullar bulunurken bazı eyaletlerde normal okullarda okuyan üstün yetenekli öğrenciler, yaşıtlarından ayrı olarak zenginleştirme programlarına katılırlar. Bunun yanında her eyalet kendi sınırları içinde yaşayan üstün yetenekli çocuklara ulaşım giderleri dâhil olmak üzere pek çok özel hizmeti sunarak bu çocukların ailelerine maddi destekler sağlamaktadır. Eğer okul bölgeleri bu imkânları yeterince sağlamıyorsa aileler, Eyalet Eğitim Bakanlığına başvurarak haklarını yasal olarak arayabilirler. Amerika’da dikkat çeken bir diğer özellik ise üstün yetenekli çocuklarla ilgili ailelerin ve eğitimcilerin kurduğu derneklerin sayısının çok olmasıdır.
Üstün yeteneklilerin eğitimine büyük önem veren İsrail’de, erken yaşta tespit edilen çocukların yetiştirilmesi tamamen devlet kontrolünde, sistemli bir şekilde yapılmaktadır. Üstün yetenekli çocuğa sahip aileler, birçok ayrıcalığa sahip olmakla birlikte çocuklarının geleceği hakkında hiçbir endişeye kapılmazlar. Çünkü millî politika gereği, üstün yeteneklilere ilişkin her türlü eğitim ve rehberlik hizmeti farklı modeller uygulanarak yaşam boyu sürmektedir.
Amerika ve İsrail’in aksine ülkemizde ne yazık ki üstün yetenekli çocuklara ve ailelerine sağlanan imkânlar çok kısıtlıdır. Özellikle devlet okullarında okutulan ders programları sınırlı ve sınıf mevcutları kalabalık olduğu için öğrencilerin ilgi ve yetenekleri doğrultusunda öğretim yapılması genelde göz ardı edilmektedir. Bununla birlikte üstün yetenekli öğrencilerin eğitimine yönelik yönetmeliklerde bulunan maddelerin işlevsel olmaması nedeniyle okul yöneticilerinin ve öğretmenlerin birçoğu üstün yetenekli çocukların eğitsel ihtiyaçlarına kayıtsız kalarak bu öğrenciler için yapılması gerekenleri yerine getirmemektedir. Bazı öğretmenler ise çok soru soran ve çabuk sıkılan üstün yetenekli öğrencileri sınıf içinde bastırma yoluna giderek mevcut yeteneklerinin körelmesine neden olabilmektedir.
Buna rağmen anne ve babanın çocuk yetiştirmedeki en önemli yardımcıları okul yöneticileri ve öğretmenlerdir. Anne-baba, çocuklarının normalden farklı özelliklere sahip olduğunu ve onun gelişimini desteklemek için okul ile işbirliği yapma isteğini ve beklentisini baştan, uygun bir dille ortaya koymalıdır. Bu nedenle aileler, okuldan ve öğretmenlerden hem davranışsal hem akademik olarak hangi hakları talep edecekleri konusunda farkındalık sahibi olmak durumundadır. Özellikle ilköğretim ve ortaöğretim kurumları yönetmeliklerinde üstün yetenekli öğrencilere yönelik belirtilen ifadelerin, aileler tarafından çok iyi bilinmesi gerekmektedir.
Üstün yeteneklilik, doğuştan sahip olunan bir potansiyeldir ve bu potansiyele sahip olan bireylerin gelişme hakkı bulunmaktadır. Ülkemizde henüz böyle bir anlayış oluşmadığı için bu bireyler, bilişsel kapasitelerine uygun bir eğitim alamamakta ve bu durum her türlü ihmalin zeminini oluşturmaktadır. Dolayısıyla üstün yetenekli çocuğa sahip ailelerin ve bu çocukların haklarının korunması için ailelere, ilgili sivil toplum kuruluşlarına, okullardaki öğretmen ve yöneticiler olmak üzere toplumdaki bütün kanaat önderlerine, belediyelere ve hükûmetlere önemli görevler düşmektedir.