Üstün Yetenekli Öğrencilerin Ve Üstün Yetenekli Olmayan Akranlarının Öğrenme Stillerinin Karşılaştırılması
Arkadaşlar Ayla ARSEVEN ve Erkan YEŞİLTAŞ tarafından hazırlanan makaleyi sizlerle paylaşıyorum.
ÖZET
Bu çalışmada üstün yetenekli öğrencilerin ve üstün yetenekliolmayan öğrencilerin öğrenme stillerini karşılaştırmak ve öğrencilerincinsiyet, sınıf, aile gelir düzeyi, anne ve baba eğitim düzeyideğişkenlerine göre ilişkilerini ortaya koymak amaçlanmıştır.
Araştırma;Sivas Bilim ve Sanat Merkezinde öğrenimlerine devam eden 84 üstün yetenekli öğrenci ve üstün yetenekli olmayan 86 öğrenci ile gerçekleştirilmiştir. Araştırmada veri toplamak amacıyla, Grasha ve Riechmann (1994) tarafından geliştirilen ve Türkçe’ye Koçak (2007)tarafından uyarlanan Öğrenme Stilleri Ölçeği (ÖSÖ) kullanılmıştır.Verilerin analizinde betimsel analiz teknikleri olan; frekans, yüzde,aritmetik ortalama, tek yönlü varyans analizi (ANOVA) ve çok yönlü varyans analizi (MANOVA) teknikleri kullanılmıştır.Araştırma bulgularına göre, üstün yetenekli öğrenciler ile üstün yetenekli olmayan akranlarının öğrenme stillerinin farklılaştığı ortaya çıkmıştır. Üstün yetenekli öğrenciler en çok “bağımsız” ve “rekabetçi”öğrenme stillerini tercih ederken, üstün yetenekli olmayan öğrencilerin ise en çok “bağımlı” ve “katılımcı” öğrenme stillerini tercih ettiklerisonucuna ulaşılmıştır. Ölçeğin “bağımlı” alt boyutunda üstün yetenekli olmayan öğrencilerin lehine anlamlı bir fark çıkarken, “rekabetçi” alt boyutunda ise üstün yetenekli öğrencilerin lehine anlamlı bir farklılık olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Araştırma bulgularına göre, üstün yetenekli öğrenciler ile üstün yetenekli olmayan öğrencilerin öğrenme stilleri cinsiyet değişkenine göre anlamlı farklılık gösterirken, sınıf düzeyi, anne eğitim durumu, baba eğitim durumu ve aile gelir durumuna göre anlamlı olarak değişiklik göstermediği ortaya çıkmıştır.
2005 yılından bu yana ülkemizde, okulöncesi eğitimden yükseköğretime kadar bütündisiplinlerin eğitim programları yapılandırmacı kuram ve çoklu zeka kuramına dayalı olarakgeliştirilmiştir. Yapılandırmacı kurama göre; öğrenmenin bireysel bir etkinlik olması ve zihindegerçekleşen bir iç süreç olması nedeniyle öğrenmede bireysel farklılıkların daha önem kazandığıgörülmektedir. Bu bağlamda, öğrenenlerin özellikleri; yani öğrenme stilleri, öğrenme stratejileri,hazır bulunuşluk durumları, gelişim özellikleri ve kültürel özellikleri gibi konular ve öğrenme
–
öğretme süreçlerinde bu özelliklerin dikkate alınması gerektiği konusu önem kazanmaktadır.
Senemoğlu’na (2012) göre öğrenme, büyüme ve vücutta değişik etkilerle oluşan geçici değişmelere
atfedil
meyecek, yaşantı ürünü olarak meydana gelen davranışta ya da potansiyel davranıştakinispeten kalıcı izli değişmedir.
Öğrencilerde kalıcı öğrenmenin gerçekleşmesi her şeyden önce onların sahip olduğu temel özelliklerin bilinmesine bağlıdır. Her bireyin öğrenme özellikleri birbirinden farklıdır. Eğitimcileri çin farklı öğrenme özelliklerine sahip bireylerde öğrenmenin gerçekleşmesi için, öğretme öğrenme sürecinin planlanmasında, düzenlenmesinde ve ölçme
–değerlendirme çalışmalarında farklı değişkenlerin göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Öğrenenler için de kendi öğrenme özelliklerini ileriki yaşlarda değil de erken yaşlarda fark etmesi ve bilmesi onlara eğitim
öğretim hayatlarında akademik başarılarında ve gelecekle ilgili meslek seçimi kararlarında önemli katkısıolacağı düşünülmektedir
(Kontaş, 2010)
.
Öğrenme Stilleri
Öğrencilerin çoğu, öğrenme stillerini aktif olarak kullanmadan öğrenemezler, hattayetişkinler dahi yeni ve karmaşık bilgileri öğrenme stillerini kullanmadan öğrenemezler. Öğrenciler başkalarının öğrenme stillerini kullanmadan kendi öğrenme stillerini etkin bir şekildekullanabilirlerse daha hızlı, daha kolay ve daha çok şey öğrenebilirler, bu yüzden öğrenme stillerinietkin bir şekilde kullanabilmek bir bakıma öğrenme gücünüzü kullanmakla eşdeğerdir (Dunn, Burke & Whitely, 2000).
Öğrenme sırasında öğrenciler arasında gözlemlenebilen bireysel farklılıklar olduğu kabul edilmektedir. Bu farklılıklar öğrencilerin tercih ettikleri öğrenme stillerindeki farklılıktan kaynaklanmaktadır. Her öğrencinin bilgi ve becerileri anlamlandırırken ve özümserken özel bir tekniği kullanması, öğrencilerin kullandıkları öğrenme stilleri konusunun araştırılmasını ihtiyaç haline getirmiştir (Turki,2014). Literatür incelendiğinde öğrenme stillerine ilişkin pek çok farklı öğrenme stili modeli geliştirildiği görülmektedir. Alan yazın da en çok dikkat çeken Dunn ve Dunn’ın öğrenme stilleri modeli (1974), Reinert’in öğrenme stilleri modeli (1976), Jung öğrenme tipleri kuramı (1977), Gregorc’un öğrenme stilleri modeli (1982), Kolb öğrenme stilleri modeli(1984), McCharthy öğrenme stilleri modeli, Honey ve Mumford’un öğrenme tercihleri modeli (1992), Felder- Silverman Öğrenme modeli (1988) ve Grasha ve Riechmann’ın öğrenme stili modeli (GRSLSS) (1974) gibi modeller geliştirilmiştir (Usta, 2008; Ültanır, Ültanır ve Temel,2012). Bu çalışmada envanteri kullanıldığı için Grasha Riechmann öğrenme stili modeli açıklanmıştır.
Grasha ve Riechmann yaptıkları tanımlamada öğrenme stillerini üç eksen üzerinde bağımsız bağımlı, katılımcı
–pasif ve işbirlikçi– rekabetçi olarak tanımlamıştır.
Bağımsız öğrenmestiline sahip kişiler meraklı ve kendine güvenen ve bireysel çalışmalarda daha verimli olankişilerdir. Esnek olan ve bilgisayar destekli dersleri beğenirler.
Bağımlı öğrenme stiline sahip olanlar ise öğretmeni bilgi kaynağı olarak görüp, onun direktifleri doğrultusunda çalışırlar. İhtiyaçduyulan kadar öğrenmek için az miktarda zihinsel merak içindedirler.
Katılımcı öğrenme stiline sahip kişiler öğrenmeden zevk almakta ve çalışmalara aktif olarak katılmaktadırlar. Sınıftaki iyi ve sakin öğrencilerdir.
Pasif ya da kaçınan olanlar ise etkinliklere katılmaktan hoşlanmayan veöğrenmekten zevk almazlar. Sınıfta olup bitenlerle ilgilenmezler.
İşbirlikçi olarak tanımlanan öğrenme stiline sahip kişiler işbirliğinden zevk almakta ve grup çalışmasında verimli olmaktadırlar.Öğretim ortamında drama yapmayı, tartışmayı, problem temelli işlerle uğraşmayı ve oyunların olmasını isterler.
Rekabetçi stile sahip kişiler ise öğrenme ortamını sürekli olarak kazanç kayıp ekseni üzerinde görmekte ve kazanmak için çalışmaktadırlar (Koçak , 2007).
Öğrenme Stilleri Ölçeğinin orijinal formu 1974 yılında Grasha ve Riechmann tarafından bağımlı, bağımsız ve işbirlikçi olmak üzere üç öğrenme stilini belirlemek amacıyla geliştirilmiştir. Daha sonra Grasha(1990) tarafından ölçek 6 öğrenme stilini gösterecek şekilde daha da genişletilmiştir (Baykul vediğ., 2010).
Üstün Yetenekli Bireyler
Amerikan Ulusal Üstün Yetenekli Çocuklar Birliği (NAGC, 2006) üstün yetenekli bireyi, bir veya daha fazla alanda üst düzeyde performans sergileyen veya bu performansı sergileme potansiyeli olan kişi olarak tanımlamaktadır. Bu alanlar; özel akademik yetenek, genel entelektüelyetenek, yaratıcılık, liderlik, görsel ve uygulamalı sanatlar olarak ifade edilmektedir (Akt., Kontaş,2010).
Günümüzde zekâ konusunda yapılan araştırmalar sonucunda üstün yeteneğin belirlenmesinde kullanılan zekâ testlerinden alınan puanlar yetersiz kalmaya başlamış, yaratıcılık, problem çözme, yeni durumlara uyum sağlama vb. ölçen çoklu değerlendirmelere ihtiyaç duyulmuştur.
Üstün yetenekli bireyler toplumların yaklaşık %2’ni oluşturmaktadır. Türkiye’de üstün yetenekli bireylerin akademik ve duygusal yönden gelişimlerinin desteklenmesi için illerde Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde Bilim ve Sanat Merkezleri (BİLSEM) açılmıştır.
Makalenin tamamı için TIKLAYINIZ.