Üstün Yeteneklilerin Eğitiminde Türkiye’nin Yeni Vizyonu: Vizyon 2023
|Üstün Yeteneklilerin Eğitiminde Türkiye’nin Yeni Vizyonu: Vizyon 2023
Arkadaşlar Üstün Zeka ve Eğitim Dergisi’nde yayınlanan Türkiye’de Üstün Yeteneklilerin Eğitiminin Eleştirel Bir Değerlendirmesi başlıklı makaleden Üstün Yeteneklilerin Eğitiminde Türkiye’nin Yeni Vizyonu: Vizyon 2023 konulu bölümünü yorumsuz olarak yayınlıyorum.
2000’li yılların başlamasıyla beraber Türkiye’de üstün yetenekli öğrencilerin eğitimlerinde de yeni ama şanslı bir dönem başlamıştır. Bu dönemin 1990’lı yılların politikalarının etkisiyle oluşmaya başladığı ve 2009-2013 yılları arasında yapılan stratejik plan çalışmaları ile dikkat çektiği söylenebilir. 2000’li yıllar öncesinde Türkiye’de üstün yetenekli öğrencilerin eğitimi alanında hiçbir konferans düzenlenmemiş iken yalnızca 2004-2014 yılları arasında dört adet ulusal ve üç adet uluslararası olmak üzere toplam yedi adet konferans düzenlenmiştir. Daha önceki Milli Eğitim Şuralarına kıyasla 2006 ve 2010 yıllarında yapılan şuralarda üstün yetenekli öğrencilerin eğitimleri konusuna çok daha fazla yer verilmiştir (MEB, 2006; MEB 2010). 2000’li yıllar öncesinde üstün yetenekli öğrencilerin eğitimlerine yönelik yalnızca birkaç Bilim Sanat Merkezi var iken bu sayı bu yıllarda katlanarak artmaya devam etmiş ve 80’lere çıkmıştır. Benzer şekilde 2000 yılı öncesinde çok az bulunan fen lisesi sayısı büyük bir artış kaydederek 141’e çıkmıştır (TBMM, 2012). Öte yandan 2000’li yıllarla beraber üniversitelerde üstün zekâlıların eğitimi anabilim dalları ve bu anabilim dallarında yüksek lisans ve doktora programları ve üstün yetenekli çocuklar için özel eğitim merkezleri açılmaya başlanmıştır.
Bu yıllarda üstün yetenekli öğrencilerin eğitimlerine yönelik artan ilgi zamanla özel sektörde de görülmeye başlanmış ve özel okullarda üstün yetenekli öğrenciler için özel sınıflar ve okul sonrası zenginleştirme merkezleri oluşturulmaya başlanmıştır. 2000’li yıllarda üstün yetenekli öğrencilerin eğitimlerinde yeni bir dönemin başlamasının en temel nedenlerinden biri bu yıllarda yönetime gelen hükümetin Türkiye’nin kuruluşunun 100. yılı olan 2023 vizyonu olmuştur (TÜBİTAK, 2004). Yeni vizyon ile hükümet kişi başına düşen milli geliri iki katına çıkarmayı ve daha önceki Özal hükümeti gibi Türkiye’yi dünyanın ilk on ekonomik gücü arasına sokmayı hedeflemiştir. Bu vizyon içinde üstün yetenekli bireylerin özel eğitim yoluyla yetiştirilmeleri önemli bir yer edinmiş ve üstün yetenekli bireylerin eğitimi Başbakanın başkanlık ettiği Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu’nun (BTYK) gündemine gelmiştir. BTYK, bu konuda Milli Eğitim Bakanlığı’nı birincil sorumlu göstererek acil çalışmaların yapılmasına karar vermiştir (BTYK, 2009). Bu kararın da etkisiyle Parlamentoda 2012 yılında üstün yetenekli çocukların eğitimi üzerine milletvekillerinden oluşan bir meclis araştırma komisyonu kurulmuştur. Komisyon, üstün yetenekli çocukların eğitimi konusunda hem Türkiye’de hem de diğer ülkelerde altı ay süreyle çalışmalar yapmış, mevcut durumu, sorunları ve önerileri kapsayan çok detaylı bir komisyon raporu yayımlamıştır (TBMM, 2012).
2023 vizyonunun ikinci önemli etkisi üstün yetenekli çocukların eğitimi stratejik planının geliştirilmesi olmuştur. Milliği Eğitim Bakanlığı, TÜBİTAK ve üniversitelerin işbirliği ile 2009- 2013 yılları arasında üstün yeteneklilerin eğitimi ulusal stratejik planı üzerinde çalışılmıştır. Planı geliştirmek amacıyla bir ulusal konferans, bir uluslararası konferans ve pek çok sayıda çalıştay düzenlenmiştir. Bu çalışmaların arkasından 2013 yılında Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu “üstün yetenekli bireylerin eğitimi 2013-2017 stratejik planı”nı yayınlamıştır (TÜBİ- TAK, 2013a). Planda, üstün yetenekli bireylere yönelik örgün ve yaygın tek tip uygulamalar yerine bireyin ilgi, yetenek ve potansiyeline göre farklılaştırılmış, hızlandırılmış, zenginleştirilmiş ve bireyselleştirilmiş çoklu modellerin geliştirilmesi ve uygulanması önerilmektedir.
Planda özellikle beyin göçü, tanılama araçlarının yetersizliği, alandaki personel azlığı, geliş- miş ülkelerdeki stratejileri takip edememek gibi sorunlar vurgulanmıştır (TÜBİTAK, 2013a; TÜBİTAK, 2013b). Daha önce de belirtildiği gibi stratejik planın arkasında Türkiye’nin bü- yük ülke olma hayali ve küreselleşen bilim dünyasının gerisinde kalmama amacı yatmaktadır. Her ne kadar etkisi henüz büyük olmasa da stratejik planın çıkarılması üstün yeteneklilerin eğitimi alanında bir kilometre taşı olarak düşünülebilir. Öncelikle plan devlet kurumlarında, özel sektörde ve ailelerde üstün yetenekli çocukların varlığı ve eğitimleri konusunda büyük bir farkındalık yaratmış, aylarca pek çok ulusal televizyon kanalında ve gazetelerde üstün yetenekli çocukların eğitimi tartışma konusu olmuştur. Özel sektörün üstün yetenekli öğrencilerin eğitimleri alanında yatırım yapmaya başlamasının en temel nedenlerinden biri ortaya çıkan bu farkındalık olmuştur.
Stratejik planı takiben 2015 yılında MEB Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından “destek eğitim genelgesi” (MEB; 2015) çıkarılmıştır ki bu ayrıca not edilmesi gereken bir kilometre taşı olarak düşünülebilir. Bu hamle, MEB’in ve özellikle Genel Müdürlüğün BİLSEM kabuğundan sıyrılma çabası olarak düşünülebilir. Genelgeye göre üstün yetenek tanısı almış öğrencisi bulunan okullar bu öğrenciler için destek eğitim programı açmak zorundadır. Genelgenin il milli eğitim müdürlüklerinde dikkate alınması ve okullarda destek eğitim programlarının sistematik bir şekilde yaygınlaşması Türkiye’de üstün yeteneklilerin eğitiminde tarihi bir sayfa açacaktır. Öyle ki, pek çok destek eğitim programlarında farklı türlerde eğitim modelleri denenecek, en ideal modeller Türkiye genelinde yaygınlaşacaktır. Ayrıca bu programlardan binlerce öğrencinin yararlanması, Türkiye genelinde üstün yeteneklilerin eğitimine yönelik farkındalığın artması da çok önemli bir kazanç olacaktır. Buraya kadar tartıştığımız Türkiye’de son 90 yılda üstün yetenekli öğrencilerin eğitimlerinde yapılan yenilikler, bölümün başında ileri sürdüğümüz politik düşünceyi desteklemektedir. Öyle ki üstün yetenekli öğrencilerin eğitimlerindeki gelişmeler ve yenilikler ülkelerin politik, ekonomik ve küresel hedeflerindeki değişimlerle birlikte olmaktadır. Bir ülkenin iç veya dış politikalarında değişim olmaksızın üstün yetenekli öğrencilerinin eğitimlerinde ulusal çapta değişim beklemek çok saf bir beklenti olacaktır.