Üstün Zekalı Olmak Suç mu?
|Üstün Zekalı Olmak Suç mu?
Arkadaşlar üstün potansiyelli çocuklarımızın okullarında özellikle öğrenmeleriyle yaşadığı çatışmaya örnek bir yazı.. Psikolog Cihan Çelik’in Üstün Zekalı Olmak Suç Mu? başlıklı yazısını sizlerle paylaşıyorum.
Üstün Zekalı Olmak Suç mu?
Özellikle son 1 senede sıklıkla karşılaştığım bir sorun hakkında yazı yazmak istedim; Üstün zekaya sahip çocuklar ve onları anlamayan öğretmenleri-okulları. Bu çocukların dikkatsiz, yaramaz, söz dinlemeyen, sınıfın düzenin bozan çocuklar olarak adlandırılmaları ciddi anlamda sinir bozucu bir hal almaya başladı.
Ülkemizde şu an okula giden 17 milyon 500 bin öğrenci var. Bu öğrencilerin %1 – %3’ü üstün zekalı. Yani Türkiye’de şu an 350 bin öğrenci üstün zekalıdır. Ama ne yazık ki, tanımlanan, değerlendirmeye alınan ise 11 bin öğrenci var. Yani ülkemizde 350 bin öğrenci üstün zekalılara yönelik eğitim alabilecekken sadece 11 bin öğrenciye bu fırsat tanınmıştır. Ki bu 11 bin çocuğun da kaçı bu eğitimi veren okul ve öğretmenler ile tanışmış, bu da koca bir soru işaretidir.
Üstün Zekalı Bir Öğrenci; Barış
Barış 8.5 yaşında, İstanbul’da özel bir kolejin 2.sınıfına gitmektedir. Yapılan zeka testinde IQ’su 135 puan olarak belirlenmiş ve üstün zekalı olduğu saptanmıştır. Barış, okuma yazmayı okula gitmeden öğrenen, tarih konularını ezbere bilen, okuduğu kitapları uzun süre hafızasında tutabilen bir okul öncesi dönem geçirmiştir. Ve nihayetinde okula kaydolma yaşında okula yazılmıştır.
Annesi Meral Hanım, okul sürecini şöyle özetledi; Barış okula başladığından beri mutsuz, arkadaşları arasında yalnız, öğretmenini sevmeyen bir çocuk oldu. Bunun yanında ödevlerini yapmak istemeyen, onları çok basit bulduğunu söyleyen, ders yaparken sıkıldığını söyleyen birini bulmaya başladım karşımda. Kimsenin çocuğunu anlamadığını ve bu durumdan çok sıkıldığını anlattı Meral Hanım.
Bunun yanında öğretmeninin Barış hakkındaki görüşleri; Sınıf düzenine uymayan, derslerde ayağa kalkan, yaramaz, durmadan soru soran, arkadaşlarıyla iletişimi olmayan, dikkati dağınık olan bir öğrenci. Kesinlikle bir uzaman başvurmalı ve sorunu çözmeli.Barış diğerlerinden farklı, bir sorunu var bence demiştir öğretmenimiz.
Barış’ın hayata dair görüşleri;
* Okul …….hiç mutlu olmadığım bir yer……
* Dersler ……….keşke daha az ders olsa okulda…..
* Arkadaşlar …….onları seviyorum ama sadece Kaan beni anlıyor……
* Öğretmenim …..her gün bana kızıyor……
* Keşke ben ………..yaz tatilinde olsam……
* En çok sevdiğim …….oyuncaklarım ve tatil…..
* Büyüyünce ..tarih profesörü olacağım……
* Babam …keşke daha az seyahate çıksa…..
* Annem …onu çok seviyorum….
Barış gibi ortada işlenebilecek bir cevher, görüldüğü üzere hayata karşı olumsuzluklarla dolu bir çocuğa dönüştürülmüştür. Barış, hep soru sormak isteyen ve bu sorulara cevap bekleyen ama karşısında sus, dersi yetiştirmem lazım diyen bir öğretmen buluyor. Barış 5 dakikada anladığı bir dersi 40 dakika dinlemek zorunda kalıp derste sıkılıyor, sağa sola bakıyor ve sürekli öğretmenden olumsuz eleştiri alıyor bir hale gelmişti.
Bu durum Barış’ın okuldan soğumasına, derslere artık ilgi göstermemesine, anne ve babası ile sürekli çatışma yaşamasına, ve hayatında hep mutsuz şekilde devam etmesine sebep oluyordu.
Peki Ne Yapılmalı?
Barış ne dikkatsiz, ne yaramaz, ne düzen bozan ne de disiplinsiz bir çocuktu. Barış sadece farklı zevkleri olan, daha çok bilgi kapasitesi olan, verilenle yetinmeyip hep talep eden bir çocuktu. Ve bu istekleri karşılanmıyordu. Karşılanmayınca da, Barış-Aile-Okul üçgeninde hep bir tartışma ve iletişimsizlik oluşuyordu.
Yapılması gereken; öğretmenin Barış’ın bu özelliklerini dikkate alarak, sınıf içinde ekstra efor sarf ederek eğitim vermesidir. Eğer öğretmen bunu başaramıyorsa okul üstün zekalılar için sınıf açmalı ve bu çocukların özelliklerine göre eğitim verecek üstün zekalılar öğretmeni ile çalışmalıdır. Bu yapıldığı zaman çocukların nasıl mutlu, nasıl huzurlu, nasıl dikkatli oldukları görülecektir.
İstanbul’da bu işi çok güzel yapan kolejler var. Eğer çocuğu üstün zekalı olan aileler varsa şartları sonuna kadar kullanmalı ve çocuğuna uygun eğitimi sağlamalıdırlar. Okul haricinde etkinliklerle çocuklarını desteklemeye devam etmelidirler. Anne ve babalar bu durumdaki çocuklarını engellemek yerine, çocuklarının isteklerine ve özelliklerine uygun şekilde onlara olanak sağlamalıdırlar.